Wednesday, November 08, 2006

yirmihaziranikibinüç

hani böyle susuzluktan dilin ağzında dönmez de,yolları yıkayan arabanın suyunu bile içesin,çiçekleri sulayan fıskiyenin altına giresin gelir de,eve de az kaldı deyip büfeden su da almazsın,eve gittiğinde de kaç bardak içtiğini bile bilmeden,suları lakır lakır içersin,bir ferahlık, bir rahatlamışlık, bir mutluluk...hatta o su gibi lakırdamak istersin,kurumuş, suya hasret bir boğazda...

1 comment:

nox said...

evet evet evet, gecenin bir yarısında "tuzgölünün tüm suyunu içmiş ve üstüne çöllerde ıslanmak için sabırla beklemiş bir insan"... o şekilde susamışlık ve dile deyen ilk su damlası..ilk nefes..ilk gün doğusu..ilk veya sırası önemli olmayan FARKINDALIK uyanmaktan doğan.kabus bitti mibitsin dediği ve engin olduğu anlar gibi..evet evet evet..