Wednesday, November 08, 2006

onaltımartikibindört

ellerim yorulmadı ama göz pınarlarım kanayacak neredeyse oğuşturmaktan..
barajlar fazlaca yüklendi bentler tutamıyor.. sızıyor aralardan..
en baştan izin vermemeliydim sızıntıya ya da arada bir etrafta kimsecikler yokken rezevrleri azaltmalıydım..
şimdi hiç de olmaması gereken bir vakitte, sızacağım, akacağım diye uğraşıyor..
bütün kapakları sonuna kadar açıp, ak git hadi anasını satayım, demek geliyor içimden ama bu saniyesinde vazgeçip gözlerimi de sıkıca kapamama neden oluyor.. geçişe izin yok..atlattım şimdilik..
hep böyle işte..şimdilikler.. sabah ola hayrolalar.. boşverler.. takmalar.. ardından kandırık bir neşe, gülümseme.. hatta kahkahalar..
sahi en son ne zaman sadece o anın keyfini çıkararak, gözlere hüzün perdesi inmeden, kahkahalarla ya da geçtim kahkahayı rahatça gülebildim..
hayat oyunu..
yolunda olmayan hiçbir şey yokmuşçasına, delicesine mutluluk, eğlence, umut... delicesine.. akıllıymışcasına yaşamaya çalışmak deliliği.. aklın kabul edemediklerini görerek, kalbin reddettiklerini yaşayarak hayatı sürdürmeye çalışmak..

1 comment:

nox said...

bir yaprak veya bir kuş yeterli
veya dışardan gelen bir müzik sesi,
tüm bvendleri yıkar akar ve yağmurunda ıslanırdı insan.boşver..takma...sabah ola hayrola..bazen demek, düşünmek,teselli,mantık olmuyor; düldül dosttum beni teselli ederken nasıl bilinçli düşünceli dostsa, elbet işin içinde olunca .yinede dost ses,teselli cümleleri de gerekli..ve bil ki, o neşe, gülücükler,hayatı kavrayış gerçek, tıpkı tek göz evde 7 kişi yaşayan ilkokul çağındaki çocukların ekmek sırasında beklemesi ,zonguldak taş kömür madenlerindeki işçiler gibi gerçek;sadece değiştirdim şekillendirdim gördüm oldu algıladım demen yeterli er'mek için..er'mesek de olur, her deli bir er'miş midir?saçma ama olsun